H-) Kur`ân`da Tevrat ve incil hakkindaki ayetlerden bazilari söyledir: Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdiklerini yani islâm`i kabul etmek kisinin hayatina anlam getirir. insanlar bu dünyaya Allah`in bir halifesi olarak, ona kulluk etmek için ve dünya hayati boyunca hangisi daha iyi davranislar sergileyecek diye denenmek üzere gönderilmistir. Sonuçta bütün insanlarin yaptigi iyilik veya kötülüklerin hesabi görülecek ve kisilere buna göre karsilik verilecektir. Gücü her seye yeten; herseyi gören, duyan ve bilen tek bir Allah`a inanmak kisiye huzur, güven ve rahatlik verir. Kisi yalniz kaldiginda, birsey isteyince, birseye üzülünce veya basina bir felaket gelince O Allah`a siginir. Allah inanci, insanlarla beraber bulunan ve her yaptiklarini yazmakla görevli meleklerin oldugu inanci ve bir de ahirette herkesin dünyadayken yaptiklarinin hesabini verecegi inanci, kisinin hareketlerini kontrol eder. Bu inançlar sayesinde kisi yalniz kaldigi zaman bile hareketlerine dikkat eder. Kisiler bu inanca sahip olursa rüsvet, yolsuzluk, haksizlik, yalan, zina, giybet gibi toplumu kemiren birçok hastalik sona erer. islam inancina göre dünya hayati ayni zamanda kisiler için bir imtihan yeridir. Dolayisiyla insanin isleri her zaman istedigi gibi gitmeyebilir ve kisi birçok sikinti ve üzüntü verici durumla karsilasabilir, bazen çok çalissa da hedefledigi basariya ulasmasi geçikebilir. Veya bazen kisi, kötü insanlarin haksizliklarina maruz kalabilir ve bütün ugraslarina ragmen herhangi bir sekilde onlardan hakkini geri alamayabilir. iste bu gibi zor durumlarda Allah, ahiret ve kader inançlari ile dinin birçok yönlendirmesi kisiye destek olur ve onu umutsuzluk, keder, karamsarlik ve stresten korur, hayata baglar. (Genis bilgi için bakiniz "Tevekkül") Yapilan sosyolojik arastirmalarda intihar olaylarinin çogunlukla dindar olmayan kisilerde görüldügü saptanmistir. Peygamberlere ve kitaplara iman insana yasantisini ve aklî kabullerini kontrol için; iyinin ve dogrunun, hayatin ve ölümün anlaminin sasmaz tanimini bulmak için saglam birer kaynak görevini görür. Kisiden yapmasi istenen ibadetlerden namaz kisinin hayatina maddî ve manevî yönden bir düzen verir. insan kendisini yaratan ve birçok nimetler veren Rabbine karsi en azindan bu yolla küçük bir tesekkür edebildigini düsünerek rahatlar. Bu dünyasi ve öbür dünyasi için dua eder. Namaz kilmaya camiye giderek kendisiyle ayni duygulari paylasan insanlarla beraber olur. Sehirlesme ve modernlesme sonucu kisilerde olusan hiçlik duygusu, ferdîlesme, yalnizlasma, stres, insanlardan hoslanmama, onlarla kaynasamama gibi durumlara karsi kisiyi korur. Oruç ibadeti nefsin isteklerini engellemeyi ögrenmeyi ve kendini olgunlastirmayi saglar. Fakirlerin ve açlarin halini anlamaya, merhamet duygularinin gelismesine sebep olur. Doktorlar namaz ve oruç ibadetlerinin tibbî yönden de birçok faydalari oldugunu söylemektedirler. Hac ibadeti farkli ülkelerden birçok müslümanin bulusmasini saglar. Kâbe`yi, Hz.Muhammed (s.a.v)`in ve arkadaslarinin kabirlerini ve hatiralarini kendi gözleriyle görmek, onlarin bir zamanlar oralarda hayat sürmüs olduklarini, o havayi teneffüs etmis olduklarini bilmek müslümana çok yüksek duygular verir. Zekât ibadeti zengin ile fakiri birbirine yaklastirir, böylece toplum birbirine kenetlenir. Hatta bu ibadet tam anlamiyla ve sistemli bir sekilde uygulansa bu sene zekât alan birçok fakir, seneye diger fakirlere zekât verebilecek duruma bile gelebilir. Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi ilkelere uymanin saglayacagi sonsuz mutluluk ise bu saydiklarimiza oranla çok daha büyüktür. O bir sözünde bu konu ile ilgili söyle söylemistir: "Allah-u Te`âlâ buyurdu ki: ``Ben iyi kullarim için gözlerin görmedigi, kulaklarin isitmedigi ve hiçbir insanin hayal ve hatirina gelmeyen nimetler hazirladim.''" Ayni manaya gelen bir ayette söyledir: "Yaptiklarina karsilik olarak, onlar için göz aydinligi olacak ne mükâfatlarin saklandigini kimse bilemez." (Secde {32}, 17) Su ayetlerde de Hz. Muhammed (s.a.v)`e uyan iyi kullarin girecegi Cennet`in bazi özelliklerinden bahsedilmektedir: "...iste bu yüzden Allah onlari o günün (hesap gününün) fenaligindan esirger; (yüzlerine) parlaklik, (gönüllerine) sevinç verir. Sabretmelerine karsilik onlara Cennet`i ve (oradaki) ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmus olarak bulunurlar; ne yakici sicak görülür orada, ne de dondurucu soguk. (Cennet agaçlarinin) gölgeleri üzerlerine sarkar; kolayca koparilabilen meyveleri istifadelerine sunulur. Yanlarinda gümüs kaplar ve billur kâselerle, gümüs beyazliginda seffaf kupalarla dolasilir ki, sâkiler bu (Cennet sarabini) ölçüsünce tayin ve takdir ederler. Onlara orada bir kâseden içirilir ki, (bu sarabin) karisiminda zencefil vardir. (Bu sarap) orada bir pinardandir ki adina Selsebîl denir. O insanlarin etrafinda öyle ölümsüz genç arkadaslar dolasir ki, onlari gördügünde etrafa saçilip dagilmis inciler sanirsin. Ne yana bakarsan bak, (yiginla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün. Üzerlerinde yesil ipekten ince ve kalin elbisler vardir; gümüs bilezikler takinmislardir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. (Onlara söyle denir:)Bu sizin için bir mükafattir. Sizin gayretiniz karsiligini bulmustur." (insan Sûresi {76}, 11...22). Buna karsilik onun getirdigi ilkelere uymayanlar dünya hayatlarinda bugün birçogunu gördügümüz zina, kumar, içki, uyusturucu gibi kötü aliskanliklar; sadakatsizlik, dolandiricilik, suistimal, adam kayirma, rüsvet gibi ahlâkî bozukluklar; manevi çöküntü, bunalim, depresyon, intihar gibi rahatsizliklar ile gerek sahsen gerek toplum olarak yüz yüze geleceklerdir. Dünya hayatindan sonra ahirette ise birçok ayette anlatilan o korkunç Cehennem`e gireceklerdir: "Dogrusu biz kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ates hazirladik."(insan Sûresi {76}, 4) L-)Bu satirlari yazan kisiye bazi sorular: Soru: Ya bu anlattiklarinizin hepsi akillica planlanmis birer düzmeceden ve yalandan ibâretse o zaman ne olacak? Cevap: Müslümanlar Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi ilkelere gönülden iman ederler. Eger bu yazinin bütününü objektif olarak okumussaniz, siz de O`nun getirdigi ilkelerin olusturdugu islam dîninin bir yalandan ibâret olamayacagina dair birçok delil bulursunuz. Bir de Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi kitaba ve ilkelere uydurma ve düzmece diyen birinin bunlara karsilik saglam ve mantikli delilleri olan baska bir kitap ve inanç sistemi de getirebilmesi gerekir. Çünkü en azindan ben ve benim gibi birçok insan, bir dînî hayat yasamak istiyoruz; dini bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Sonra bu ilkeleri getirmis olan kisinin hayati bütünüyle iyinin ve dogrunun mücadelesini vermekle geçmis, tertemiz ve örnek bir hayat olmali ki ona güvenelim. Eger bu özelliklerde karsi referanslariniz yoksa Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdiklerine uydurma ve düzmece demeye mantiken hakkiniz da yoktur. Fakat simdi bütün bu gerçeklere ragmen, sizin sesinize kulak vererek, bir anlik bu ilkelerin hepsinin düzmece ve yalan oldugunu düsünelim; bir de bu düzmece ve yalan ilkelere inanan ve gereklerini yerine getiren bir müslüman insan düsünelim: Bu müslüman bu ilkelere uyup da neler yapacaktir: Bir Allah`a inanacak ve O`na hiçbir ortak kosmayacak, ayrica diger iman ilkelerini de kabul edecek. Bu imanin uzantisi olarak ibadetlerini yapacak: Namaz kilacak, oruç tutacak, parasi varsa fakirlere yardim edecek, hacca gidecek. Bunlara ek olarak kimseyi haksiz yere öldürmeyecek; kimsenin malina, namusuna göz dikmeyecek, vatanini sevecek; içki, kumar, zina, faiz, rüsvet, karaborsaciliktan uzak duracak; adaletsizlik, tartida hile, yalancilik, dolandiricilik yapmayacak; anne babasina, akrabasina, komsusuna, yetime, yoksula, yolda kalmisa iyilik edecek; kisacasi ömrü boyunca öbür dünyasini da düsünerek hareketlerine dikkat edecek ve inandigi Allah`in hosnutlugunu kazanmaya çalisarak yasayan bir insan olacak. Simdi bu noktada düsünelim: Bir anlik uydurma ve yalan saydigimiz bu ilkelere inanmis olan bu insanin dünyada ve öldükten sonra durumu ne olacak? Bu insan dünyada iken her konuda hakki olan ne ise onu aldigina göre maddi yönden kaybettigi hiçbir sey yoktur. Yine maddi ve manevi yönden bu insan yasarken de mutlu olacaktir; çünkü içki, uyusturucu, kumar, zina gibi yasaklardan kaçinarak parasini, sagligini ve aklini koruyacaktir. Haksizlik, hirsizlik, yolsuzluk, rüsvet gibi yanlis davranislara düsmeyerek birgün yakalanma korkusu ve vicdan azabi gibi duygulari yasamayacaktir. ibadetlerini yapmak ona ruh ve gönül huzuru verecektir. Bu insanin iyiliginden ailesi, komsusu, çevresi ve toplumu birçok fayda görecektir. Ve nihayet birgün gelip her insan gibi onun da hayati sona erecek. Onun ölümünün ardindan geride biraktigi insanlar söyle diyecekler: "Çok iyi bir insandi, kimseyi kirmadi, kimseye zarari dokunmadi, kimseye haksizlik etmedi. Hepimiz onu çok seviyorduk ve ondan hep iyilik gördük. O artik kalbimizde ve dilimizde iyi bir insan olarak anilarak yasayacak..." Daha sonra, bir gün gelip, onun inandigi ilkelerin tam tersi bir hayat yasamis ve geride biraktigi insanlar tarafindan da kötü olarak hatirlanan insanlar gibi, onun da cesedi çürüyüp gidecek. Ama bir farkla; onun iyilikleri yasayacak, o hep "iyi biri" olarak anilacak ve yeni nesillere örnek bir insan olarak hatirlatilacak. Dolayisiyla bu anlattigimiz müslüman insan, bir anlik düzmece ve yalan kabul ettigimiz dininin emirlerine uymakla ne dünyada, ne öldükten sonra; ne maddî olarak ne de manevî olarak hiçbir kayba ugramayacaktir. Fakat bir anlik kabulümüzün aksine, bu yazida da açiklamaya çalistigimiz gibi, onun inandigi ve yasadigi ilkeler herseyin yaraticisi ve sahibi olan Allah tarafindan gönderilmisse yani gerçekse durum ne olacak: iste o zaman ne mutlu o ve onun gibi yasayan insanlara... Onlarin dünya hayatlari da, ölümleri de, öbür dünyada tekrar dirilip sürecekleri sonsuz hayatlari da ne güzel olacaktir. Ve ne kötü onun inandigi ilkeleri reddeden ve yalanlayan insanlara ki; onlarin dünya hayatlari da, ölümleri de, öbür dünyada tekrar dirilip sürecekleri sonsuz hayatlari da korku, sikinti, aci ve karanliklar içinde olacaktir: "Ey Âdem ogullari! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karsi gelmekten) sakinir ve kendini islah ederse onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.", "Allah inananlarin dostudur; onlari karanliklardan aydinliga çikarir. inkâr edenlere gelince, onlarin dostu seytandir; onlari aydinliktan alip karanliklara götürür. iste bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamli kalirlar." (A`raf Sûresi {7}, 35), (Bakara Sûresi {2}, 257). M-) Soru: Peki bizler bu peygamberlerin ve dinlerin getirdigi ilkeleri veya iyiyi ve dogruyu aklimizla bulamaz miyiz? Cevap: 1-) insan aklinin önemini kimse inkar edemez. Onu diger canlilardan ayiran ve önemli kilan sey akildir. Kur`ân`a baktigimiz zaman da insanlari düsünmeye sevkeden yüzlerce ayet görürüz. Birçok ayetin sonu "Bunda düsünenler için, akil sahipleri için ibretler vardir." cümlesiyle biter. Zaten islama göre bir insanin dînen sorumlu olmasi için akilli olmasi gerekmektedir. 2-) insanlar akillariyla dünya hayati ile ilgili bazi degerleri iyi kötü, dogru yanlis olarak niteleyip dogruya da ulasabilirler. Ancak bazen öyle durumlar olur ki; kisi veya toplum bazinda insanlar akillariyla yanlisi da dogru gibi kabullenmeye baslayabilirler. Mesela bir insan bazi sebeplerden dolayi akliyla, insanlari kandirmayi, tartida hile yapmayi veya ona olan bütün iyiliklerine ragmen anne babasina kötü davranmayi; kendisine zararli olsa da içki içmeyi, kumar oyanamayi, zina ederek aids olmayi kendisi açisindan mantikli görmeye baslamis olabilir. Veya bir toplumun ortak akli, kendi serefi için çok küçültücü olsa da hayvanlara veya kendi elleriyle yaptiklari putlara tapmayi; bir çok yuvanin yikilmasina, annesi babasi meydanda olmayan birçok gayri mesrû çocugun dogmasina, hastaliklara sebep olmasina, sadakat hislerinin yok etmesine ragmen zina fiilini islemeyi; birçok ocagin sönmesine sebep olsa da kumar oynamayi; ihtiyaç içinde olan insani acimasizca sömürse de faizi, yillarca milyonlarca insana zarari dokunacak olsa da atom bombasi ve nükleer silah kullanmayi kendisi açisindan mantikli görmeye baslamis olabilir. iste ilâhî dinlerin emirlerinin önemi bu noktada ortaya çikar. Gerçek dinin emirleri ona inanan insan ve toplumlarin davranislarini ve aklî kabullerini kontrol noktasinda bir ölçü verir; kisi, toplum ve hatta bütün insanligin hayatini bozucu davranis ve kabullere gidilmesini önler; kisi veya topluma kötü tecrübeler yasamak zorunda olmadan dogruyu bulma sansi verir. Çünkü bu emirleri gönderen varlik, bu emilerin uygulanacagi alemi ve içindekileri yaratan ve onlarin sahibi olan, dolayisiyla onlari en iyi bilen Allah`tir. 3-) Bazen de kisi veya toplumlarin düsünce ve tecrübeleri yeterince gelismemis olabilir. Bu durumda dinin dünya hayati ile ilgili emirleri ona inanan ve uyan kisiye yanlislara düsmeden dogruya ulasma sansi verir. Bu konuda ilk örnegi insanligin yasamis oldugu "Aids" tecrübesinden vermek istiyorum. Bildiginiz gibi Aids`in ana sebebi ilâhî dinlerin siddetle yasaklamis oldugu zina fiilidir. insanligin Aids virüsünü kesfi son 5 - 10 yil içinde oldu. Su anda Aids virüsünü kapmis milyonlarca insandan bahsediliyor. Eger degerli ve sözü dinlenir kabul edilen sey sadece zina yapmayi mesru gören tecrübesiz akil olmasaydi da; bununla birlikte zinayi siddetle yasaklayan ilâhî dinlere de kulak verilseydi insanlik Aids gibi bir felaketi tanimayacakti. Ayni durum toplumlarin gençligini kemiren alkol, uyusturucu ve maneviyatsizlik için de geçerlidir. Bu konudaki diger örnegi de bir kisisel tecrübeden, kendimden, vermek istiyorum: Hz. Muhammed (s.a.v) bir sözünde söyle buyurmustur: "Müslümanin müslüman üzerinde bes hakki vardir: Selam verdiginde selamini almak, aksirip da `Elhamdulillah' dediginde ona `Yerhamukâllah' (Allah sana rahmet etsin) demek, hastalandiginda ziyaretine gitmek, davet ettiginde davetini kabul etmek, öldügünde cenaze namazini kilmak." Bendeniz, küçüklük yillarimda tecrübesiz aklimla bu sözde geçen `davet edildiginde daveti kabul etmek gerektiginin' önemini anlayamamaktaydim. Ama yasim ilerleyip de evlenmeye karar vermemin ardindan nihayet dügünümün geldigi gün bu Hak Peygamber tavsiyesinin dogruluk ve önemini bütün aklim ve kalbimle kavradim. Dügünüme davet edip de geldigini gördügüm kisilerin bu davranislari bana çok büyük bir mutluluk verdi. içimden: ``Benim için ne kadar güzel, ne kadar mutluluk verici bir durum; bu insanlar bana deger verip uzak mesafelerden dügünüme geldiler. Mutlulugumu benimle paylasiyorlar. Bu önemli günde bana destek oluyor ve beni kutluyorlar.'' diye düsündüm. Bugün hala dügünüme gelen dostlarimi o günkü halleriyle tek tek hatirliyorum. Buna karsilik davet ettigim halde dügünüme gelmeyen insanlari da ayni sekilde ama üzülerek hatirliyorum. iste bu olayda da görüyoruz ki; kisisel olarak tecrübe eksikliginden dolayi dogrulugunu aklimin kavrayamadigi bir dînî tavsiye; kazandigim tecrübelerin ardindan bana ne kadar dogru oldugunu gösterdi. Anladim ki; bu tavsiyelere uymak, arkadasina olan sevgini ve ona verdigin degeri gösteriyor; sizi birbirinize bagliyor ve saglam dostluklardan kurulu, saglam bir topluma ulasmayi hedefliyor. Ve yine o zaman anladim ki; bu kadar ince bir dînî tavsiyeye uymak bile bu kadar önemli ve anlamli ise; daha büyük dînî emirlere uymak kim bilir ne kadar büyük ve anlamlidir... 4-) Yalniz aklin basarisiz kalma ihtimalinin yüksek oldugu bir alan vardir ki; bu da dünyada iken ahireti ilgilendiren inanç ve davranislari tesbit edip edememe konusudur. islam alimleri genel olarak insanin kendi akliyla yaraticisi olan Yüce Allah`i bulabilecegini kabul ederler. Bununla birlikte kisinin bu inancini tam olarak netlestirebilmesi ve ayrica varolus sebebi, günah, sevap, cennet, cehennem, ahiret, melek ve ibadetler gibi kisinin düsünmekle ve akliyla bulamayacagi kavramlari bilebilmesi için bir peygamberin, dolayisiyla da bir dinin varligi gereklidir. N-) Soru: Bu yazinizda birçok sey söylediniz ve bir sonuca ulasmaya çalistiniz. Fakat ben daha bu isi en basindan kabul etmiyorum yani bir Allah`in var olduguna inanmiyorum! Bu konuda ne diyeceksiniz? Cevap: Sayin ziyaretçi, Kör bir raslanti veya basibos, nedensiz ve anlamsiz bir evrim sonucu olusmasina imkân olmayan; olaganüstü bir mükemmellikle milyonlarca yildir isleyisine devam eden su evren ve çaresiz kaldiginiz, korktugunuz, sikinti duydugunuz, üzüldügünüz zamanlarda içinizde beliren, çok büyük ve güçlü bir varliga siginma isteginiz size sonsuz güç ve bilgi sahibi, kusursuz bir yaraticinin yani bir Allah`in var olmasi gerektigi fikrini vermiyorsa; fakat bununla birlikte siz son derece güzel bir koku duydugunuzda o kokuyu salgilayan bir madde, son derece lezzetli bir yemek yediginizde onu yapan bir asçi, son derece güzel bir müzik dinlediginizde onu besteleyen bir bestekâr, son derece güzel bir bina gördügünüzde ise onu yapan bir mimar olmasi gerektigini akliniza getiriyorsaniz; inanin benim size söyleyebilecegim bir söz olamaz. Siz öncelikle kendi içinizdeki bu çeliskiyi çözmelisiniz. O-)Son sözler... Degerli ziyaretçilerim, bu yaziyi özel olarak internetteki bu web sitem için bir haftadan fazla çalisarak hazirladim. Bu yaziyla kimseyi kirmayi ve kimseye hakaret etmeyi amaçlamadim. Sadece benim mensubu bulunmaktan dolayi çok mutlu oldugum ve bütün hayatim boyunca bana huzur vermis olan, akla ve mantiga son derece uygun buldugum "kolaylik dini" iSLAM`i siz degerli ziyaretçilerime kendi çapimda tanitmak istedim. Müslüman bir ilâhiyatçi olarak inandigim Hz. Muhammed (s.a.v)`in "Bizden bir söz duyup da onu duydugu gibi insanlara ulastiranin Allah yüzünü agartsin." sözünün tesviki ve Kur`ân`in "Kim islam`dan baska bir din ararsa bilsin ki, kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktir." ayetinin ister istemez bende biraktigi mesuliyet hissi de bu yaziyi yazmama sebep oldu. Eger herhangi bir sekilde siz degerli ziyaretçilerimin kalbini kirmissam bundan dolayi özür diliyor ve su Kur`ân ayetleriyle yazima son veriyorum. Bana herhangi bir mesajiniz varsa çekinmeden e-mail gönderebilirsiniz. Hepinize iyi günler diler, yeni misafirlerle beraber tekrar beklerim... "De ki: ``Hamd olsun Allah`a, selam olsun seçkin kildigi kullarina. Allah mi daha hayirli yoksa ona ortak kostuklari mi? Onlar mi hayirli yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir agacini bile bitirmeye gücünüzün yetmedigi güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah`tan baska bir tanri mi var! Dogrusu onlar sapikliga devam eden bir topluluktur. Onlar mi hayirli yoksa yeryüzünü oturmaya elverisli kilan, aralarindan nehirler akitan, yeryüzü için saglam daglar yaratan, iki deniz arasina engel koyan mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Dogrusu onlarin çogu bilmiyorlar. Onlar mi hayirli yoksa darda kalana kendisine yalvardigi zaman karsilik veren ve sikintiyi gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Ne kadar da az düsünüyorsunuz! Onlar mi hayirli yoksa karanin ve denizin karanliklari içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yagmurun) önünde size rüzgarlari müjdeci olarak gönderen mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Allah onlarin ortak kostuklarindan çok yücedir. Onlar mi hayirli yoksa ilk bastan yaratan, sonra yaratmayi tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden riziklandiran mi? Allah`tan baska bir tanri mi var!'' De ki:`Eger dogru söylüyorsaniz kesin delilinizi getirin.'" "Göklerde ve yerde nice deliller vardir ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler. Onlarin çogu Allah`a ancak ortak kosarak iman ederler. Allah tarafindan kusatici bir felaket gelmesi veya farkinda olmadan kiyametin ansizin kopmasi karsisinda kendilerini emin mi gördüler? De ki: ``iste bu benim yolumdur; ben Allah`a çagiriyorum. Ben ve bana uyanlar aydinlik bir yol üzerindeyiz. Allah`i (ortaklardan) tenzih ederim. Ve ben O`na ortak kosanlardan degilim.''6 ibrahim... Not:
Dipnotlar: |
Copyright © islamiSanat.net, Artislamic.com. 5846 Sayili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu dahilinde, bu web sitesinin her hakki saklidir. Sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin internet üzerinde herhangi bir sekilde malzeme olarak kullanilmasi ve baska bir web sitesine aktarilmasi yasaktir. Bununla birlikte web sitesi olan ziyaretçiler, begendikleri eserlerden "en fazla bes tanesini", "eserler üzerinde hiçbir degisiklik yapmamak sartiyla" sitelerinde kullanabilirler. Bu sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin "ticaret" ve "-ücretsiz bile olsa- genele dagitim" gibi maksatlarla CD veya diger depolama araçlarina kaydedilmesi ve herhangi bir materyal üzerine baski ve kopyasinin yapilmasi yasaktir. Bununla birlikte ziyaretçiler, begendikleri resim ve yazilari yalnizca kendi "sahsî" ve "ticari olmayan" kullanimlari için kayit ortamlarinda saklayabilir, çiktisini alabilirler. Burada izin verilenler disindaki kullanimlar için islamiSanat.net Eserlerinin Kullanim ve Telif Sartlari yazisini inceleyiniz.